'’Benim vefatımdan sonra kabrime gelip bir Fatiha okuyanın vücudu cehennem ateşinde yanmasın.’’
Yuşa Tepesi’nin bir diğer özelliği de İstanbul’un denize en yakın ve en yüksek tepesi olmasıdır.(200 metre) Tepeden boğaz bütün ihtişamıyla ayaklarımızın altındadır.
Tarihi yarımadada eşsiz bir manzara, manzara eşliğinde keyifli bir mola, Hüsn-ü Ala Cafe ve Restaurant… Buradan Boğaz Köprüsünü, Eminönü Köprüsünü, Galata Kulesini ve eşsiz boğaz manzarasını seyredebileceğiniz bir mekan.
İstanbul’un Büyükada’dan sonra en büyük adası Heybeliada’dır. Buraya Heybeliada denilmesinin sebebi, uzaktan bakıldığında adanın yere bırakılmış bir heybeye benzemesinden dolayıdır.
Kuzguncuk, Beylerbeyi ile Üsküdar arasında Boğaziçi’ne açılan birer vadi içine kurulmuştur. 17.yüzyıl kaynaklarına göre Kuzguncuk köyü bir Musevi köyü olarak anılmaktadır.
Emirgan Korusu, 17. yüzyılda Osmanlı padişahı IV. Murad tarafından İranlı Emir Güne Han’a armağan edilmiştir. Daha önce Feridun Bahçeleri olarak anılan bu bölge daha sonra Emirgân Korusu olarak değiştirilmiştir.
Adı gibi saklı bir göl. Şile’den Ağva’ya giderken sağdan yol ayrılıyor. Levhalar aracılığı ile bulabilirsiniz. Zaten oldukça tanınan bir mekan. Yolda bile kime sorsanız size gösterebilir. Ağaçlar arasından patika bir yoldan gidiliyor.
Büyükçekmece şehre biraz uzak olsa da gitmeye değer. Gündüzleri plaja girilebilir, akşamları ise sahil kenarında yürüyüş veya piknik yapılabilir. Ayrıca akşamları sokak pazarı kuruluyor.